Anladım ki, ateş gerçekten sadece düştüğü yeri yakıyormuş. Hatta o devasa yangınlardan kopup gelen kıvılcımlara bile kör olunuyormuş. Bugün binlerce insana mezar olan ve arkasında görünen bölümü kaldırılsa da, görülemeyen bölümü asla kaldırılamayacak, koskocaman bir enkaz yığını bırakan günün ardından 43 gün geçti. Ölenler gitti, kimisi 3,kimisi 12,kimisi 17 yaşında, daha hayatlarının baharıyla bile tanışamadan. Kimisi evsiz barksız kaldı, kimisinin ailesinden bir tek kişi bile yok artık. Uzun uzadıya ne olup bittiğini anlatmaya gerek yok. Herkes seyretti, herkes gördü. Çok değil, on gün sonra falan toparlanmak lazım, hayat devam ediyor falan diye paylaşımlar gelmeye başladı.
Doğru, toparlanmak lazımdı, ama nasıl?
Acılar o kadar geniş bir alana yayılmıştı ki, toplamaya imkân yoktu. Sanki elinde yırtık bir çuval vardı da, sen toplamaya çalıştıkça o yırtıktan tekrar toprağa düşüp gidiyordu. O evlatlarını kaybeden anaların, babaların çığlıkları kulaklarını sağır ediyor, yürüyecek takat bırakmıyordu insanda.
Hayat devam ediyordu. O da doğru. Dünya hala dönmeye, güneş hala doğmaya devam ediyordu. Peki, ama kime? Kimin etrafında dönüyordu dünya? Kime doğuyordu güneş? Toprağın altında olanlara mı, başlarında feryat figan gözyaşı dökenlere mi? En sonunda sosyal medya bombayı patlattı ‘Normalleşmek lazım’
O nasıl olacak? İste kadınlar günü kutlanacak, doğum günleri, etiketlenmeler, mutlu mesut paylaşımlar, zengin sofralar vs vs vs .
Yani hiç bir şey olmamış gibi. Hatay ve daha birçok şehrimiz yerle bir olmuşken, Ölenlerin toprakları henüz soğumamışken, Hıçkırıklar düştüğü toprakları hala cayır cayır yakarken, Empati mi? O ne ki, sözlükte yerini alan, anlamı olmayan bir kelime. O zaman, bir zahmet şu timsah gözyaşlarınıza da veda edin artık. Yas’ınızın bittiği yerde biz ağlamaya devam edelim.