1993 yılında Birleşmiş Milletler, 3 Mayıs gününü “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kabul ve ilan etti.
Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü hem Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (Madde 19) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (madde 10) bir insan hakkı olarak düzenlenmiştir. Bir insan hakkı olarak, basın yayın organları hem bilgiye, habere ve yoruma ulaşmanın hem de ulaşılan bilgi, haber ya da yorumun yayılmasının en önemli araçlarından biridir.
Basın; bireyin ve toplumun ihtiyaç duyduğu her konuda, haber alma, araştırma, bilgilendirme, aydınlatma ve insan hakları ile temel hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkıda bulunarak önemli bir görevi sürdürmektedir.
Hepimiz biliyoruz ki, basın demokratik hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru, haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracıdır. Tarafsız ve objektif bir biçimde haber ve bilgi akışı sağlayarak toplumu aydınlatma ve doğru bilgilendirme görevi yapmaktadır. Basının bu görevini özgürce yapabilmesi ve yaptığı görevin amacına ulaşmasında, hiç kuşkusuz basın hürriyetinin büyük önemi bulunmaktadır. Ülkemiz koşullarında bu hak, tüm basın mensuplarımıza sunulmaktadır. Basınımız da bu görevi yerine getirirken; gerçeklik, güncellik, kamu yararı, özel hayata saygı ve gazetecilik etik değerleri gibi denge unsurlarını da gözetmek durumundadır.
Türkiye genel olarak ifade özgürlüğü, özel olarak da basın özgürlüğü açısından sistemik ve yapısal sorunların yaşandığı bir ülke durumundadır.
Bugün gelinen noktada basının hiç de özgür olmadığı ortada. Veriler birçok coğrafyada basın özgürlüğünü kısıtlayan gelişmelerin devam ettiğini ortaya koyuyor. Özellikle Türkiye en belirgin düşüşün yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Ülkelerin basın özgürlüğünü inceleyen Freedom House’un 2014 raporuna göre, Türkiye son 15 yıldır ilk kez “kısmen özgür ülkeler” kategorisinden “özgür olmayan ülkeler” kategorisine düştü. Bu veriler doğrultusunda Türkiye, basın özgürlüğü bakımından dünya genelinde 134’üncü sıraya gerilerken, Avrupa sıralamasında da basını özgür olmayan tek ülke oldu. Diğer yandan, Türkiye’de basın, Bangladeş, Endonezya, Uganda, Tanzanya, Kenya gibi ülkelere kıyasla da daha sınırlı…
Türkiye hem mevzuat hem de uygulama açısından (idarenin ve yargının pratikleri bakımından) ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün en fazla sınırlandırıldığı ülkelerden birisidir.
Söz gelimi Türk Ceza Kanunu’nda ifade özgürlüğünü sınırlandıran 40’tan fazla madde bulunmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi ile 7/2 Maddesi bizatihi ifade özgürlüğünü sınırlandırmak ve cezalandırmak için kullanılmaktadır. Bilgiye erişim ve yayma hakkının sınırlandırılması bakımından “devlet sırrı” kavramının kullanıldığı 30’dan fazla yasa bulunmaktadır. “Gizli”, “gizlilik”, “açıklanamaz” ve “yayımlanamaz” kavramları kullanılarak haber ya da bilgiye erişim ve yayma sınırlamalarının bulunduğu 60’tan fazla yasa bulunmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, kimsenin düşünce ve ifadelerinden dolayı yargılanmadığı, her türlü baskı ve sansürden uzak, sesimizi daha özgür duyuracağımız bir dünya dileğiyle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutluyoruz