4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’na (“TMK”) göre eşler, evlenmeden önce veya sonra, belli şekillere uyulmak suretiyle aralarında bir seçimlik mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, aralarında yasa gereği edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Bu rejime göre eşler, evlilik süresince alınan tüm mallara ortaktır.
Eşlerin evlilik süresince almış oldukları mallar, edinilmiş mal olarak adlandırılır. TMK madde 219’da edinilmiş mallar gösterilmiştir: “… Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”
Kişisel mallar ise TMK 220. maddesinde: “Aşağıda sayılanlar, Kanun gereğince kişisel maldır: 1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler” şeklinde gösterilmiştir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşler ister çalışsın, isterse evde otursun evlilik süresince alınan tüm malların değerlerine ortaktır. Ancak bu sistemde ortak mallara bazı istisnalar öngörülmüştür. Örneğin, eşlerin anne babalarından kalan malvarlığı değerleri kişisel mal olup ortak malvarlığı değerleri arasına girmemektedir. Ancak anne babadan kalan dairenin kiraya verilmesi durumunda, bu kiralar da edinilmiş mallar arasına girmektedir.
Eşler aralarında seçimlik mal sözleşmesi yapmadıkları sürece, TMK gereği aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulandığını belirtmiştik. Bu sistemde evlilik süresince mal ayrılığı uygulanmaktadır. Bunun anlamı, evlilik devam ederken, mal kimin adınaysa onun sayılır. Tarafların evliliği boşanma veya ölüm halinde sona erdiği takdirde eşler arasındaki mallar ayrılacaktır.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde evlilik süresince mal ayrılığı uygulandığından, eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığı değerleriyle sorumludur. Dolayısıyla, evlilik devam ederken eşin borçları da, o eşe aittir. Eşin borçlarından diğer eş sorumlu değildir. Bu sayede, eşin borcundan dolayı diğer eşin aldığı maaşa, kendi adına kayıtlı eve haciz konamaz. Bu durum sadece, eşin; özel kişilere olan borcu yönünden değil, kamu borçları yönünden de bu şekildedir. Örneğin, eşinizin vergi ya da SGK’ya prim borcunun olması durumunda bu borçlar nedeniyle sizin malvarlığınıza tabi mallara haciz konulması mümkün değildir.