Dan Kennedy, “küresel ısınmanın yeni bir buzul çağına yol açabileceğini söylüyor, kıtlık ve savaşa neden olabilecek bir durum.
İnsanın bilincinin gelişmesi ve zaman içinde öğrendiği bilgi birikimi ile hayvanlardan farklı fizyolojik ihtiyaçlarının ötesinde insan olmayı öğrendi. İnsanlığın on binlerce yıllık yaşam deneyiminde bir kısmı doğayı ve kendisini anladığı ölçüde farkındalığını arttırdı ve aydınlandı Öğrendiği bilgi birikimi ile geliştirdiği temel ereği olan sağlıklı yaşam ve mutluluk için bilimi ve teknolojiyi geliştirdi. Bugün dünyanın kuzey yarım küresine yerleşen topluluklar/devletler eğitim yolu ile sanayi devrimi I,II,III ve IV-0 süreçlerini tamamladılar, bu günlerde Sanayi V-0 sürecini konuşuyorlar. Yapay zekâ, robotları bilgi temelli olarak insanın kolla yapacağı işleri makine gücü ile yapmaktadırlar. Bu arada dünyanın diğer toplumları da bilgi yolu ile gelişmek istemektedirler. Her bir toplum kaynak ve gelir durumları ölçüsünde kendi çapında bir takım teknolojiler satan alarak veya modifiye ederek aletler vs. yapmaya çabalamaktadırlar. Ancak halen suyun başında durun, yaptıkları ile doğayı kirleten, ağaçları kestiren anlayış kendini gelişmiş gören ülke ve toplumlar.
Ancak insan bunca bilgi birikimi ve bilince rağmen doğadan öğrendikleri ile doğaya zarar de veri oldular. Aydınlanma ile insan olma sürecinde iyilik ve kötülük, ahlaklı ve ahlaksız tutumları arasın da ayrım yapacak kadar bilgi sahibi de oldu. Ancak yaşananlardan anlıyoruz ki çoğu insan tam olarak aydınlanmanın sağladığı insancıl yaşam anlayışını kendileri ve toplumların yaşam felsefesi olarak yaşatmadılar. Genelde insanın bilinen zihnide taşıdığı zıtların birliği durumunda çıkarlarına yenik düşerek olumsu etkileri daha kolay taşıyorlar gibi görülüyor. İnsanı yetersizliklerini aşarak ve özgürleşerek aydınlana anlayışı ile doğa ile ve hemcinsleri ile birlikte yaşamayı tercih etmesi beklenirdi. Bunu doğanın temel ve zorunlu kuralı barışık yaşayarak sağlayacaktı. Ancak anlaşılan başaramadı.
İnsan aydınlanmasının amacı kar ve başka insanları kendine bağımlı kılmak değil. Tam tersine insanı ve insanca yaşatmak olması gerekirdi. Ancak insanın insan olma bilinci ile yaşamı kolaylaştırmak için verdiği çabanın günümüzde yerini daha çok benciliğe, mikro milliyetçiliğe, otoriter siyasi yönetimlere bıraktığı görülüyor.
İnsanın birikimli bilgisi artı ve çok fazla veri ile doğanın tahrip edildiği ve bunların yaşam üzerindeki etkileri de örnekler ile anlatılıyor. Ona rağmen artan sıcakların etkisini de bildiği halde ağaç kesilmesi orman yangınlarını çıkarabiliyor. Basına yansıyan haberlerde Muğla Akbelen, Kaz dağlarında kömür ve maden alanını genişletmek için ağaçların kesilmekte, Hatay’ın Dikmece tarım arazileri acele kamulaştırma çalışılmaktadır. Benzer birçok uygulama doğanı sağlıklı gelişmesi kaygısı sınırlı sayıda insanın ajandasında. Diğerlerinin hiç bir haberi ve alakası yok gibi görülüyor. İnsanın bunca bilgiye rağmen halen kömür-petrol yakarak enerji üretmeye kalkmasının altında yatan etken kar ve insanı insan daha fazla bağımı kılmaktır diye düşünürüm. Artan iklim değişimlerinin daralttığı yaşam alanları insan eliyle gittikçe dahada zorlaşmaktadır. Günümüzde artan iklim krizi etkileri gelecekte insanlığı daha çok zorlayacağı aşikâr. Atmosferdeki karbonu tutacak ve ortamı soğutacak olan ağaçları kesmekte. Doğayı tahrip etmekte. Daha fazla sera gazının emen sular ve okyanustaki biyoçeşitliliği azaltmaktadır. Birleşik kaplar prensibi veya Sebep-sonuç ilişkileri içinde bugün doğa insanın ürettiği teknolojiler sonucu kirlenmekte, iklim krizlerini de tetiklenmektedir. Bilinen bu durum akılı, aydınlandığını sandığımız batı dünyasının kar hırsı yüksek para babalarının elinden nasıl özgürleşecektir.
Bakalım ne olacak organik beyinli insanın kendi elleri ile ördüğü dünyanın başına sardığı sorunlardan nasıl çıkacak. Maalesef organik zekâ doğayı ve yaşam hakkına zarar verdi, Yapay zekâya mı sığınsak ne yapsak!