Dünya insanlarının büyük bir kısmı bir dinin mensubudur. Ancak hangi din mensubu oldukları farketmeksizin insanların %99.9999’u mensubu oldukları dini anlamazlar. İnsanlar dinlerini yaşanmış ve/veya mitolojik hikâyelerden ve hadislerden ibaret olarak algılar ve anlarlar. Ancak dinler yaşanmış hikayeler ve hadisler ile ilgili değil evren ile, evrenin bilinmeyenlerinin ifşası ile ilgilidir. Hikâyeler peşinde koşmak ve bilmediğine inandığını beyan ederek inanç mensubu olduğunu söylemek insanlar için evrenin bilinmeyenlerini bilmek, anlamak ile iştigal etmekten çok daha kolaydır. Bu yüzden insanlar mensubu oldukları dinleri anlamak ve bilmek yerine inanmış olduklarını beyan etmeyi tercih ederler.