Dünyada kadınların yüzyıllardır süren dayanışmasının, direnişinin, isyanının adıdır 8 Mart. 8 Mart 1857’de New York’ta dokuma fabrikasında binlerce kadın düşük ücretleri, 16 saati bulan çalışma süresi, insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Polisin fabrika yönetiminin desteğiyle işçilere saldırması, işçileri fabrikaya kilitlemesinin ardından çıkan yangında 129 kadın işçi can verdi. 26/27 Ağustos 1910’da 2. Enternasyonal’de Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart New York’ta yaşamını kaybedenlerin anısına “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisi oybirliğiyle kabul edildi. Aradan 165 yıl geçti, patriyarkanın kadının emeği, bedeni, kimliği üzerindeki el koyma, şiddet ve baskısı azalmadı. Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürü derinleşti. Kadınların hayatın her alanında, özellikle de ev içinde yoğun emekle çalıştığını biliyoruz. Küresel salgın ile birlikte bu yük gözle görülür biçimde arttı. Evde geçirilen süre artarken uzaktan çalışma düzeni ile de birlikte ev işleri ve çocuk- yaşlı bakım dahil birçok işi kadınlar üstlendi. Her geçen gün de savaş, göç, yoksulluk gibi meseleler derinleşiyor; kadınlar ve çocuklar için eşitsizlikler artıyor, koşullar zorlaşıyor. İş dünyasında ise iş-yaşam dengesine gereken özenin gösterilmemesi, eşitlikçi ve kapsayıcı yaklaşımların eksikliği, dışlayıcı uygulamalar, ücret adaletsizlikleri, cam tavanlar, zayıf şirket kültürleri bu koşulları zorlaştırıyor. Bunun için kadınları daha fazla dinlemek, temsiliyetlerinin güçlenmesini sağlamak ve kapsayıcı ve katılımcı bir yaklaşımla fırsat eşitliği ilkesine dayanan, ortak akıl ve ruhla bütüncül çözümler üretmeye odaklanmalıyız. Toplumdaki cinsiyetçi işbölümü sorgulanmadığı için kadınların daha düşük gelirli, yükselme şansı olmayan işlerde çalışmaları ve esas görevlerinin aile içi sorumlulukları olduğu düşüncesi meşrulaştırılıyor. Bu da genel yoksulluk içinde kadın yoksulluğunun daha da artmasına yol açıyor. Dünya’da ve bölgemizde savaşlar hız kesmeden devam ediyor. Emperyalistlerin çıkar ve paylaşım kavgaları ve halklar arası savaşa sürükleyen politikalardan en çok kadınlar etkileniyor. Bu 8 Mart’ta da kadın kazanımlarına dönük saldırılara, kadın yoksulluğuna, savaşa, kadın emeğinin güvencesiz hale getirilmesine, işyerlerinde yaşanan ayrımcılığa, şiddete ve tacize karşı kadınlarımızın yanında olmalıyız. Merhum Neşet Ertaş’ın ifadesiyle ‘’Kadınlar insandır, bizler insanoğlu.’’ Düşüncesinin hayatımızda görünür kılınmasını temenni ederek, şehit anneleri ve şehit eşleri başta olmak üzere tüm emekçi kadınlarımızın günü sadece bugün değil her gün kutlu olsun…