Geçenlerde 90’na merdiven dayamış bir aile büyüğüm ile muhabbet etme fırsatını buldum. Konuştuğu hemen hemen her cümlenin içinde muhakkak ‘sevginin, saygının olduğu yerde kötülük’ olamayacağının söylüyordu.
Aslında ne kadar da doğru bir cümle değil mi? Gerçekten de sevginin ve saygının olduğu yerde hiç kötülük olur mu, kötülük barınır mı? Barınamaz elbette. Çünkü sevgi insanın içini ısıtacak bir duygudur. Her şeye sevgiyle bakanının içinde güzellik vardır. İnsana, hayvana, doğaya baktıkça sevgi görür. Bu nedenle ancak içinde insan sevgisi olabilen ne insana zarar verir ne hayvana nede doğaya zarar verir.
Zaten televizyonlarda izlediğimiz, toplumsal hayatının içinde bizzat şahit olduğumuz çirkin olayların kökeninde de sevgisizlik yok mu?
Sevgi insan olmanın temel gereksinimlerinden bir tanesidir sevebilme duygusu. Yaşamımızı sürdürebilmemiz için nefes ne kadar gerekliyse, su ne kadar gerekliyse sevgi de muhakkak ki bir o kadar gereklidir. Üstelik sevginin bir bedeli de yoktur. Yani para ile alınıp, satılamaz. Dolayısıyla sevebilmek için herhangi bir maliyete de katlanmaya bir gerek yoktur.
Sevgi sözcüğü kapsamı oldukça büyük bir olan bir kavramdır. İçine tüm dünyayı alabilir. Bunların içinde her şeye sevgi duymak yatar. Sevginin olduğu yerde kötülüğün barınamamasının kökeninde de bu yatar. Her şeye sevgiyle bakan, ne insana ne doğaya ne çevreye zarar verebilir mi? Sevgi beraberinde arkasında saygıyı getirir. Saygıyla birlikte empati yapabilme duygusu gelişir. Bu önemli duygular zincirleme olarak birbirlerini takip ederler.
Yunus Emre’nin o güzel sözünü bilmeyen yoktur sanırım, ‘Yaratılanı severim yaratandan ötürü’ diyor büyük ozan. İnsanları ayrıştırmadan, kategorize etmeden şu ya da bu demeden koşulsuz sevmek gerektiğinin öneminden bahsediyor.
İnsanlar aslında bu zihniyete sahip olsa ne savaşlar olur ne insanlar birbirlerine şiddet uygulama eğiliminde olur ne küçücük yavruların hayatları kararır ne insanlar açlıktan, soğuktan hayatlarını kaybeder ne hayvanlar şiddet görür ne de doğa tahribata maruz kalır. Sevgi beraberinde getirdiği empati kurma duygusu ile aynı zamanda yardımlaşma duygusunu da getirir. Bu sayede ne yatağına aç giren çocuklar kalır ne de okumayı bırakıp küçücük yaşında hayata atılmak zorunda kalan minik kalpler olur. Sürekli tekrarlıyorum ancak söylemeden de geçemiyorum çünkü tüm bu olumsuzlukların kökeninde sevgisizlik var.
İnsanların aynı duyguları taşımaları beklenemez ama evrensel bir payda olan sevgide birleşebilirsek bu zalim dünya daha da yaşanabilir bir hal alabilir. Bu anlattıklarımı biraz ütopik olarak algılayabilirsiniz ve ‘hadi canım’ der gibi okuyor olabilirsiniz. Biraz imkânsız bir şey istiyorum gibi gelebilir sizlere ama en azından umut ediyorum.
Allah’ın tüm insanların kalbine yerleştirdiği bu sevgi duygusunu tüm benliğinde hissederek yaşaması ve her canlı düşmanca değil sevgi dolu yaklaşması dileğiyle…